Tuttuğun Altın Olsun Kral Midas

Carmilla Poe
3 min readApr 29, 2021

--

Mantıksız entrikaları ve tanrılara ahmakça davranışlarıyla tanınan Kral Midas, insanları şaşırtan ve tanrıları öfkelendiren bir Frigya kralıydı. Tüm yaşamını kızıyla birlikte zevk ve eğlenceye adamıştı. Şarap, kadın, zevk ve eğlence denilince akla kim gelir? Elbette Dionysus! Benzerliklerinden dolayı Dionysus’a yakınlık duyan Midas, gül bahçesinde Dionysus’un satir takipçilerinden birisini uyuklar şekilde bulunca onu sarayına aldı. Kralın misafirperverliğinden hoşnut olan Dionysus, ona bir dilek hakkı sundu. Midas’ın sahip olduğu mücevherler, ipekler veya olağanüstü süsler ona yeterli gelmiyordu. Daha fazlası lazımdı. Daha değerlisi, daha parıltılısı. Bu yüzden tek bir dilek hakkını açgözlülükle dokunduğu her şeyi altına çevirme gücünü istedi.

İçi sevinçle dolan Midas, tıpkı bir çocuk gibi sarayın koridorlarında koşuyor ve gördüğü her şeyi dokunarak altına çeviriyordu. Saray tamamen bir parıltıya dönüşene dek her şeye dokundu. Taş heykeller parladı, kadehler parıldadı. Sonunda saray altına dolup taştığında Midas, öfkeyle yorulduğunu ve acıktığını fark etti. Yeni parıltılı meyve tabağından bir salkım üzüm aldı fakat az kalsın dişleri kırılıyordu çünkü meyve ağzında altına dönüşmüştü. Ekmek somununu aldığında, ekmek kırıntıları elinde katılaştı.

Bir hüsranla kendisini yatağına atan Midas, kuş tüyünden yastıklarının katı altına dönüştüğünü acıyla fark etti. Öfke haykırışlarını duyan kızı odaya girdiğinde Midas ona uzanarak altın heykele dönüştürdü. Yaptığından korkan Midas, tanrılara gücünü almaları için yalvardı.

Dionysus merhamet ederek Midas’a ellerini Pactolus nehrinde yıkamasını söyledi. Nehre ulaşan Midas’ın parmaklarından altın aktı. Eve döndüğünde kızı canlıydı ve sarayı eski haline dönmüştü; dünyalar onun olmuştu.

Kral Midas’ın dersini aldığını düşünebilirsiniz fakat olayların üzerinden henüz birkaç hafta geçmesine rağmen Midas tekrar bir hata yaptı. Pan’ın en iyi müzisyen olduğunu söyleyerek müzik ve güneş tanrısı Apollon’u kızdırdı. Apollon, kralın böyle yanlış bir karar alması için ancak eşek kulağına sahip olmasını gerektiğini belirtip, Midas’ı gereğince değiştirdi.

Davranışından bir kez daha pişman olan Midas, kulaklarını gizleyerek dolaşıyordu. Kulaklarını yalnızca berberi görmüştü, o da gizlilik yemini etmişti. Kahkahasını bastıran berber birilerine söyleme arzusuyla savaşırken en sonunda yenik düştü. Bir gün şehre gitti ve yere bir çukur kazdı. Kafasını yeryüzüne daldıran çaresiz berber fısıldadı, “Midas’ın eşek kulakları var.” Daha sonra, berberin kelimeleri gömdüğü yerde bir sazlık yığını ortaya çıktı. Rüzgâr estiğinde, onun fısıltısının yankılarını esintiyle taşıdılar: Midas’ın eşek kulakları var.

O sesle tarladaki eşekler başlarını kaldırdı ve insanlar da krallarının ahmaklığına kahkahalarla güldüler. Midas, altın dokunuşu ve eşek kulaklarıyla saygı gören bir kral değildi. Diğer liderler heykel ve tapınaklarla onurlandırılırken Midas biraz daha farklı anılmaktaydı; parıldayan nehrin derinlikleriyle ve Frigya rüzgarının hışırtısıyla.

--

--

Carmilla Poe

Myths are made for the imagination to breathe life into them.